18 Şubat 2025 Salı
Kira uyuşmazlıkları son günlerde sıklıkla gündeme gelen konular arasında yer almaktadır. Bizde bu yazımızda kira sözleşmesinin hangi durumlarda sona erdiği ve hangi durumlarda tahliye davasının açılacağı hakkında bilgilendireceğiz. Öncelikle belirtmeliyiz ki kira uyuşmazlıklarında dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulması zorunludur. Bu süreç olumsuz sonuçlanırsa artık dava açma yoluna başvurulabilir. Bu küçük dipnotun ardından kira sözleşmesi hangi şartlarda feshedilebilir öncelikle bunları inceleyelim.
a) Genel Sona Erme Sebepleri
• Kiracının Temerrüdü : Kiracı kirayı ödemede temerüde düşerse kanunda verilen sürelere uygun fesih bildiriminde bulunarak feshedebilir.
• Önemli sebeplerle Fesih : Kira ilişkisi çekilmez hale gelmişse yasal sürelere uyarak feshedilir.
• Kiracının İflası: Kiracı iflas etmişse uygun sürede teminat göstermesi istenir eğer göstermezse sözleşme feshedilir.
• Kiracının Ölümü : Duruma göre sona erebilir veya mirasçıları ile sürdürülebilir.
b) Konut ve çatılı işyeri kiralarında kiranın sona ermesi
• Belirli Süre:
Kiracı sözleşme bitiminden 15 gün önce bildirimde bulunarak sözleşmeyi feshedebilir. Eğer herhangi bir bildirimde bulunmazsa sözleşme aynı şartlara 1 yıl uzar.
Kiraya veren 10 yıllık süreyi bekleyerek olağan fesih yoluna başvurabilir ya da birazdan bahsedeceğimiz özel sebepler mevcutsa tahliye davası açabilir.
• Belirsiz Süre :
Kiracı her zaman feshedebilir.
Kiraya veren 10 yıl geçtikten sonra, her uzama yılının bitiminden 3 ay önce bildirimde bulunarak feshedebilir.
b) Tahliye Davası Hangi Durumlarda Açılır ?
Özel Sebepler
1- İhtiyaç Sebebiyle
2- Yazılı taahhütnamenin bulunması
3- Kiralananın yeniden inşa ve imarı
4- Kiracının aynı ilçe veya bölgede oturmaya elverişli konutunun olması
Bu yazımızda genel hatlarıyla kiranın sona erme ve tahliye davalarının açılmasındaki özel sebeplerden bahsetmiş olduk. Bu konu hakkında bahsedilecek çok fazla detay bulunmaktadır. İyi bir hukuki danışmanlık alarak kafanızdaki soru işaretlerini giderebilir Eğer dava açmayı düşünürseniz daha sağlıklı bir süreç geçirmiş olursunuz.
10 Kasım 2024 Pazar
9. Yargı Paketi ile Yapılan Değişiklikler
Kasım 10, 2024 HUKUK
17 Farklı kanunda değişiklik ve düzenleme içeren kanun teklifi TBMM genel kurulunda kabul edildi.
Şimdi 9. Yargı paketinde yer alan bu düzenlemelere bir göz atalım.
1- Anneye de baba ile çocuk arasındaki soy bağının reddi için dava açma hakkı verilmiştir.
2- Evlatlığın nüfus kaydına anne ve babası olarak evlat edinenlerin adlarının yazılabilmesine imkan tanınmıştır.
3- Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavlarının niteliğini ve kalitesini daha da artıran düzenlemeler yapmıştır.
4- Mesleğinde 20 yıl kıdeme sahip hukukçuların arabuluculuk eğitimi alarak arabulucu olabilmelerine imkan tanınmıştır.
5- Tarafların arabuluculuk müzakerelerine katılmalarını teşvik eden düzenlemeler yapılmıştır.
6- Taşınmazın aynına ilişkin icra edilebilirlik şerhi verilen arabuluculuk anlaşma belgesiyle taraflardan birinin tapu müdürlüğüne giderek tek başına tescil talebinde bulunabilmesi sağlanmıştır.
7- Birden fazla baronun bulunduğu illerde barolara gönderilecek adli yardım ödeneğinin oranı yeniden belirlenmiştir.
8- Baroların adli yardım sistemi kapsamında hak ettikleri birikmiş adli yardım ücretlerinin 15 gün içinde Türkiye Barolar Birliği hesabına aktarılması sağlanmıştır.
9- İstinaf ve temyiz kanun yolunda hak arama hürriyetinin daha etkin şekilde kullanılabilmesi için düzenlemeler yapılmıştır.
10- İstinaf kanun yolunda aynı bölge adliye mahkemesi içerisindeki hukuk daireleri arasındaki iş bölümü uyuşmazlıklarının kısa sürede giderilmesi sağlanarak dosyaların istinaf aşamasında görülme süreleri kısaltılmıştır.
11- Hakaret suçunun sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi hali, uzlaştırma kapsamından çıkartılarak ön ödeme kapsamına alınmıştır.
12- Ceza muhakemesinde yapılan uzlaşma görüşmeleri sırasında tespit edilemeyen veya uzlaşmadan sonra ortaya çıkan zararlanın tazmini için mağdura hukuk mahkemelerinde dava açabilme imkânı tanınmıştır.
13- Uzlaştırmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, mahkemece yargılamaya kaldığı yerden devam olunacağı düzenlenmiştir.
14- Mevcut uzlaştırmacıların hakları korunarak uzlaştırmacıların sadece hukuk fakültesi mezunlarından olması sağlanmıştır.
16- Trafikten men edilerek alıkonulan araçlardan yediemin otoparklarında bulunup da sahipleri tarafından teslim alınmayan veya sahiplerine ulaşılamayan araçların satış usulü kolaylaştırılarak bu araçlar ekonomiye kazandırılacaktır.
18- Açık artırma suretiyle yapılan e-satışlarda bir defaya mahsus 10 dakika olan uzama süresinin, her yeni tekliften itibaren yeniden başlamak üzere 3'er dakikalık sürelerin 1 saate kadar uzamasına imkan sağlanmıştır.Ayrıca teklifler arasındaki farkın muhammen bedelin binde 1'i yerine binde 5'inden ve her halde 1000 TL'den az olmaması sağlanmıştır.
19- Çocuk Koruma Kanununda düzenlenen tedbirlerin uygulanması için görevlendirilen sözleşmeli sosyal çalışma görevlilerine de ödenek verilmesi sağlanmaktadır.
22 Eylül 2024 Pazar
Kişisel Verilerin Korunması
Eylül 22, 2024 HUKUK
Kişisel
Verilerin Korunması Neden Önemli ?
Giriş
Kişisel verilerin korunması Anayasa’da ön görülen özel hayatın gizliliği ve temel hak ve özgürlüklerin korunması açısından önem arz etmektedir. Kişilerin bilgilerinin bilinçsizce toplanması , yayılması çeşitli mağduriyetlere yol açabileceğinden hem ulusal hem uluslararası hukuk düzeninde bu konu hakkında çeşitli düzenlemeler yapılmıştır.
Uluslararası düzenlemeler
arasında olan ve Türkiye tarafından imzalanarak iç hukuka dahil edilen sözleşmelerden bazıları aşağıdaki gibidir:
·
108 No’lu Kişisel Verilerin Otomatik
İşleme Tabi Tutulması Karşısında Bireylerin Korunması Sözleşmesi (Avrupa
Konseyi )
·
181 No’lu Kişisel Verilerin Otomatik
İşleme Tabi Tutulması Karşısında Bireylerin Korunması Sözleşmesi’ne Ek
Denetleyici Makamlar ve Sınıraşan Veri Akışına İlişkin Protokol (Avrupa Konseyi
)
·
2016/679 Avrupa Birliği Genel Veri
Koruma Tüzüğü (GDPR)
Ulusal
anlamda ise ilk olarak 2010 yılında Anayasa’nın 20. Maddesine eklenen ek fıkra ile
kişisel veriler koruma altına alınmış daha sonra 2016 yılında KVKK kanunu
yürürlüğe girmiştir. Bunlar dışında Türk Ceza Kanununun 135, 136, 138 ve 140. maddeleri
ile de kişisel veriler hakkında suçlar düzenlenmiştir.
Kişisel
Verilerin Korunması Kanunu ( KVKK) Hakkında Bilinmesi Gerekenler
Kanun
Kimleri Kapsamaktadır ?
Bu
kanun kapsamında koruma altına alınan kişisel veriler sadece gerçek kişilere
ait olan kişisel veriler olup, tüzel kişilere ait olanlar hukuken koruma
altında bulunmamaktadır. Kanunun belirlediği usul ve esaslar ise kamu kurumları
da dahil olmak üzere tüm kurum ve kuruluşları için geçerlidir.
Kişisel
Veri Nedir?
Kişisel
veriden söz edebilmek için, verinin bir kişiye ilişkin olması ve bu kişinin de
belirli ya da belirlenebilir nitelikte olması gerekmektedir. Somutlaştırmamız
gerekirse bir kişinin adı, soyadı, doğum tarihi, resimleri, telefon numarası , lakapları
, IP adresi , hobileri gibi pek çok bilgi kişisel veriye girmektedir.
Özel
Nitelikli Kişisel Veriler Nelerdir ?
KVKK madde 6’ya göre ; kişilerin ırkı,
etnik kökeni, siyasi düşüncesi, felsefi inancı, dini, mezhebi veya diğer
inançları, kılık ve kıyafeti, dernek, vakıf ya da sendika üyeliği, sağlığı,
cinsel hayatı, ceza mahkûmiyeti ve güvenlik tedbirleriyle ilgili verileri ile
biyometrik ve genetik verileri özel nitelikli kişisel veridir.
Kişisel
Verilerin İşlenmesi
Kişisel veriler, ancak
kanunda öngörülen usul ve esaslara uygun olarak işlenebilir.
Kişisel verilerin işlenmesinde kanunda belirtilen ilkelere uyulması şarttır.
Verilerin işlenmesinde
önemli olan bir diğer husus kanunda belirtilen şartlara uygun olmasıdır. Kişisel
veriler kural olarak ilgilinin açık
rızası olmadan işlenmez. İstisna olarak ise kanunun 5. Madde 2. Fıkrada sayılan hallerde açık rıza aranmayabilir. Özel nitelikli kişisel verilerin ise işlenmesi
kural olarak yasaktır. Ancak kanunun 6. Maddesi 3. Fıkrasında sayılan
hallerde işlenebilmektedir.
Kanunda
kişisel verilerin nasıl işleneceği dışında veri sorumlusunun hak ve
yükümlülüklerine de yer verilmiştir bunlara geçmeden önce veri sorumlusu ve
veri işleyen kimdir bunu inleyelim.
Veri Sorumlusu Kimdir ?
Kanuni
tanıma göre hangi verilerin hangi amaçla toplanacağını belirleyen ve veri kayıt sisteminin
kurulmasından ve yönetilmesinden sorumlu olan gerçek veya tüzel kişiyi ifade eder.
Veri işleyen ise veri
sorumlusunun verdiği yetkiye dayanarak onun adına kişisel verileri işleyen
gerçek veya tüzel kişidir.
Örnek
vermek gerekirse bir şirketin kendi personeliyle ilgili tuttuğu veriler
yönünden şirket, veri sorumlusuyken, müşterileriyle ilgili tuttuğu veriler
yönünden veri işleyen sıfatındadır.
Yükümlülükler
Veri sorumlusu; Kişisel verilerin hukuka aykırı olarak
işlenmesini önlemek, kişisel verilere hukuka aykırı olarak
erişilmesini önlemek, kişisel verilerin muhafazasını sağlamak amacıyla
uygun her türlü güvenlik tedbirlerini almak zorundadır.
Herkes, veri sorumlusuna başvurarak
kendisiyle ilgili; Kişisel veri işlenip işlenmediğini öğrenme, kişisel
verilerin işlenme amacını ve bunların amacına uygun kullanılıp kullanılmadığını öğrenme gibi
haklara sahiptir.
KAYNAKÇA
Kişisel Verilerin Korunması Kanunu ve Uygulaması
Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
28 Ağustos 2024 Çarşamba
Vasiyetname Nasıl Düzenlenir ?
Ağustos 28, 2024 HUKUK
Vasiyetname Nasıl Düzenlenir? |
VASİYETNAME YAPARKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİ
Vasiyetname Nedir?
Vasiyetname, miras bırakanın son istek ve arzuları ile mirasının paylaşım esaslarını belirleyen yazılı belge veya sözlü beyanından oluşan bir ölüme bağlı tasarruftur.
Ehliyet
:
Vasiyet yapabilmek için ayırt etme gücüne sahip
olmak ve 15 yaşını doldurmak gerekir.
İrade
Sakatlığı :
Miras bırakanın yanılma, aldatma, korkutma veya
zorlama etkisi altında yaptığı ölüme bağlı tasarruf geçersizdir. Ancak,
miras bırakan yanıldığını veya aldatıldığını öğrendiği ya da korkutma veya
zorlamanın etkisinden kurtulduğu günden başlayarak bir yıl içinde tasarruftan
dönmediği takdirde tasarruf geçerli sayılır. (TMK 504)
Vasiyetnamenin
şekli :
Kanuna göre vasiyetname
resmi şekilde veya miras bırakanın el yazısı ile ya da sözlü şekilde
yapılabilir.
Resmî vasiyetname, iki tanığın katılmasıyla resmî memur tarafından düzenlenir. Resmî memur, sulh hâkimi, noter veya kanunla kendisine bu yetki verilmiş diğer bir görevli olabilir. Genellikle notlerler aracılığıyla yapılan resmi vasiyetnameler onaylama değil düzenleme yoluyla yapılır. Miras bırakan, arzularını resmî memura bildirir. Bunun üzerine memur vasiyetnameyi yazar veya yazdırır ve okuması için miras bırakana verir.
El yazılı vasiyetnamenin yapıldığı yıl, ay ve gün gösterilerek başından sonuna kadar mirasbırakanın el yazısıyla yazılmış ve imzalanmış olması zorunludur.
El yazılı vasiyetname, saklanmak üzere açık veya kapalı olarak notere, sulh hâkimine veya yetkili memura bırakılabilir. Bu şekilde yapılması kaybolmaması veya ortadan kaldırılmaması açısından daha güvenli olmaktadır.
Sözlü vasiyetname yazılı belge düzenlenemediği olağanüstü durumlarda (savaş , doğal afetler gibi ) en az iki tanıkla yapılır. Bu haller dışında yapılan sözlü vasiyetnameler geçersizdir. Mirasbırakan için sonradan diğer şekillerde vasiyetname yapma olanağı doğarsa, bu tarihin üzerinden bir ay geçince sözlü vasiyet hükümden düşer.
Vasiyetin geçerli olabilmesi için bahsettiğimiz şekil şartlarına uygun olarak yapılması gerekir.
Tasarruf Edilebilir Kısım
Mirasçı olarak altsoyu (çocuk, torun), ana ve babası veya eşi bulunan miras bırakan, mirasının Türk Medeni Kanunda sayılan saklı paylar dışında kalan kısmında ölüme bağlı tasarrufta bulunabilir. Saklı payı bulunan mirasçılara bu paylar bırakılmadan tamamı üzerinden ölüme bağlı tasarrufta bulunulamaz. Ancak bu mirasçılardan hiçbiri yoksa, miras bırakan mirasının tamamında tasarruf edebilir.
Vasiyetname ile mirasçı mirastan çıkarılabilir mi ?
Mirastan çıkarma bir diğer tabiriyle mirastan reddetme miras sözleşmesi
veya vasiyetname ile yapılabilir. Ancak bu işlem kanunda belirtilen sebepler
söz konusuysa yapılır. Tmk 510 . madde bu sebeplerden bahsetmektedir :
1. Mirasçı, miras bırakana veya miras bırakanın yakınlarından birine karşı
ağır bir suç işlemişse,
2. Mirasçı, miras bırakana veya miras bırakanın ailesi üyelerine karşı aile
hukukundan doğan yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmemişse ,
bahsedilen bu hallerde miras bırakan mirasçıyı mirastan mahrum bırakabilir.
Mirastan çıkarma sebeplerine örnek vermek gerekirse; ilk madde için mirasçının miras bırakanı öldürmeye teşebbüs etmesi veya öldürmesi geçerli bir sebeptir. İkinci madde içinse mirasçının miras bırakana karşı yerine getirmesi gereken bakım ve gözetim yükümlülüğünü önemli derecede ihlal etmesi örnektir.
Buradan da anlaşılacağı üzere halk arasında sıklıkla "seni mirasımdan reddediyorum" gibi ifadeler her durumda mirastan çıkarma sebebi oluşturmayabilir. Yukarıda da belirttiğimiz gibi sadece kanunda yazan sebeplerle mirastan mahrum bırakılabilir.
16 Temmuz 2024 Salı
Ölüm Karinesi ve Gaiplik
Temmuz 16, 2024 HUKUK
Medeni Kanun Kapsamında Ölüm Karinesi ve Gaiplik
Giriş
Ölüm karinesi ve gaiplik sıklıkla birbirine karıştırılan kavramlardır. Bu yazımızda ölüm karinesi ve gaiplik arasındaki farklara değineceğiz.
a) Ölüm Karinesi Nedir ?
Ölüm karinesi medeni kanunun 31. maddesinde düzenlenmektedir. Ölüm karinesinin uygulanabilmesi için kişinin ölümüne kesin gözüyle bakılacak bir durum altında kaybolması ve cesedinin bulunamaması gerekmektedir. Örneğin bir uçak düşmüş ve enkazdan kimse sağ olarak kurtulamamışsa bu durumda ölüm karinesi işletilebilir. Burada önemli nokta kimsenin sağ kurtulamamış olmasıdır. Ufak bir şüphe dahi varsa ölüm karinesi değil gaiplik uygulanır.
- Ölüm karinesinin sonuçları
Ölüm karinesi, ölümle aynı sonuçları doğurur. Evlilik kendiliğinden sonra erer, kişinin mirası teminat gösterilmeden mirasçılara geçer.
aa ) Birlikte ölüm karinesi
Aynı aileden kimin önce kimin sonra öldüğü tespit edilemiyorsa aynı anda öldükleri varsayılır. Örnekle açıklayacak olursak bir depremde enkaz altında kalan baba oğuldan hangisinin önce öldüğü tespit edilemezse aynı anda öldükleri varsayılır. Bu durum mirasçılık açısından önem taşımaktadır. Şayet babanın oğuldan önce öldüğü tespit edilmişse oğul açısından mirasçılık durumu ortaya çıkacaktır. Aynı anda öldükleri varsayımında ise ikisi de birbirine mirasçı olamamaktadır.
b) Gaiplik
Medeni kanunun 32. maddesinde düzenlenmektedir. Ölüm tehlikesi içinde kaybolan veya kendisinden uzun zamandan beri haber alınamayan bir kimsenin ölümü hakkında kuvvetli olasılık varsa, mahkeme bu kişinin gaipliğine karar verebilir. Örneğin bir kişi depremde enkaz altında kaldığını varsayalım. Yıkılan bu binadan kurtulanlar varsa söz konusu bu kişi hakkında gaiplik kararı verilir. Çünkü ölümü kesin değildir. Kurtarma çalışmaları sonucunda kurtulmuş olma ihtimali vardır.
- Gaiplik ve şartları
Gaipliğe hükmedilmesi için iki şart vardır. Birincisi ölüm tehlikesi içinde kaybolmada 1 yıl, uzun süredir haber alınamamada 5 yıl geçmeli. İkincisi ise gaip olduğu düşünülen kişi hakkında, aralarında 6 ay bulunmak şartıyla 2 kere ilan yapılmalıdır. Bu şartlar gerçekleştikten sonra hakim gaipliğe karar verir.
- Gaipliğin sonuçları
Gaiplik ölüm gibi sonuçlar doğurmaz. Örneğin evlilik kendiliğinden feshedilmez, mirasçıların miras için teminat göstermeleri gerekir.
Sonuç
Bu yazımızda medeni kanun kapsamında ölüm karinesi ve gaiplik hakkında temel bilgiler ve aralarında ayrımlardan kısaca bahsettik. Özellikle ölüm karinesi ve gaiplik arasındaki farkı kavramak bizim için önem arz etmektedir.
Ölüm karinesi , gaiplik Ölüm karinesi , gaiplik Ölüm karinesi , gaiplik
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)